Tatil sezonu sona ererken büyük şehirlerde iş turizmi başladı. Pek çok kişi iş seyahatlerinde konforlu ve güvenli konaklamalar için daha ince eleyip sık dokumaya başladı. Otel demek artık sadece uyumadan uyumaya gidilen odadan ibaret değil. Kahvaltıdan öğle yemeğine, beş çayından açık büfesine, banyolu özel toplantı odaları, o hengamenin içinde iki arada bir derede sıvışılan SPA salonları, olmazsa olmaz yüzme havuzları, varsa cabası hamamları, süitleri ve pek tabii kral daireleri ile oteller şimdilerde kıyasıya yeni baştan rekabette. İstanbul’da bilmediğim 5 yıldızlı otel kalmadı diyorken 2015’in en iyi ilk 5’ine yeni bir şaşaalı yapının daha eklendiğini gördüm.
Dolmabahçe’de Başbakanlık ofisinin hemen yanında, Beşiktaş İskelesi’nin karşısında eski tütün deposunun yerine yapılan Shangri-La Bosphorus keşif için sere serpe uzanmış adeta beni bekliyordu. Shangri-La Bosphorus’un odaları boğaz manzarasına uyumlu bir şekilde dekore edilmiş. Odalarında gri ve mavinin tonlarının kullanıldığı otelin geneline mermer ve şık avizeler hakim. Standart odaların dışında süitlerin de yeterli sayıda bulunduğu Shangri-La Bosphorus’un en lüks dairesini geziyoruz. 360 metre karelik bu daire kendi başına bir ev. Boğaza nazır devasa bir salon, bir ana yatak odası, iki single yataktan oluşan bir başka yatak odası, minik bir mutfak ve otelin mutfağından gizli bir asansör ile servis yapılan yemek odasıyla tam tetimatıyla krallara layık. Bu lüksler lüksü süitin günlük bedeli de 25.000 Euro kadar.
Bir otel banyosunda dikkatimi çeken ilk şey küvet, sauna vs. değil de, jel ve losyonda yaptıkları marka seçimidir. Reklam kuralları gereği isim vermiyorum ama Shangri-La Bosphorus’un seçiminin benim ilk tercihlerim arasında yer alan dehşetengiz seksi kokular üreten markadan yana olduğunu söyleyebilirim.
Otelin lobisinde beni karşılayan İletişim Müdürü Deniz Hanım ve İletişim Koordinatörü Elif Hanım ile beş çayı değil ama öğleden sonra kahvesine oturuyoruz. Fransız şef Richard Vacher’in kendi elleriyle hazırladığı unlu ve sütlü mamüller her ne kadar spor sonrası şeytanın göz kırpışı olsa da, bir süre önce edindiğim mottolarımdan birinin ardına sığınarak rahatlatıyorum kendimi; el emeği ile hazırlanmış hiçbir yiyeceği reddetme, ye! Fonda arp çalan bir hanımefendinin parmaklarından uçuşan sakin bir müzik, önümüzde tatlılar ve biz, bizi üzen gündemden konuşuyoruz.
Shangri-La Bosphorus’un içinde İst Too isimli bir restoran da bulunuyor. Japon, Güneydoğu Asya, Akdeniz ve Türk mutfaklarından seçkin yemekler burada servis edilirken, otelin içinde bulunan bir diğer restoran Shang Palace’ta ise Çin mutfağından tatlar sunuluyor. Shangri-La Bosphorus bünyesinde CHI The Spa’da ısıtmalı kapalı havuz, sauna, geleneksel Türk hamamı, hidromasajlı küvet ve buhar odaları da var. İstanbul’da yaşıyorsanız ve sadece buradaki havuzu kullanmak isterseniz spor salonuna üye olmanız yeterli. Hafta sonu brunch’larına “sınırsız ıstakoz ve şampanya” ile farklı bir tat kazandıran Shangri-La Bosphorus’da ıstakoz istemezseniz bildiğiniz düz açık büfe kahvaltı da alabilirsiniz.
Orta doğu ve Arap dünyasının yükselen yıldızlarından biri haline gelen Shangri-La Bosphorus, İstanbul boğazının mavisine, tepelerindeki yeşiline lüks içinde bir açıdan bakmak için sizleri bekliyor.